Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Miraç Kandili Özel Programı

IGMG Berlin Bölgesi’nin hazırlamış olduğu Alemlere Rahmet Hz. Muhammed (s.a.v.) ve Miraç Kandili Özel programı, 23 Nisan Pazar Günü Tempodrom’da 3500 Peygamber ve Kur‘an aşığı davetli ile gerçekleşti.

Toplumsal birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bir zamanda, coşkunun, heyecanın ve maneviyatın zirvede olduğu bu program, Fatih Camisi İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu’nun Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Ardından Sunucu Muhammed Ali Toptaş, açılış konuşması için mikrofonu İslam Toplumu Millî Görüş Berlin Bölge Başkanı Said Jurnal’e verdi.

Peygamber (s.a.v.)’i anmak ve daha yakından tanımak için birçok zahmete giren misafirleri selamladıktan sonra, Said Jurnal:

Peygamberimiz hem elçi hem de rehberdir. Bizim inancımızda ana gaye kula kulluğu sona erdirip, kainatın yaratıcısı, sahibi ve yegane hakimi Allah’a kul olmaktır. Kulluğun kemâle ermesi ise bu rehbere tabi olmaya bağlıdır.

“Ben ancak güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.”

Sevgili Peygamberimizin ahlaki vasıflarından biri de yapmış olduğu bütün işlerinde merhamet duygusunun olmasıydı. Ağzından hiçbir zaman kaba bir söz çıkmamış, hiç kimsenin kalbini kırmamış, her hareketinde merhameti ön plana çıkarmış ve bizlere merhametli olmamızı öğütlemiştir.

İçinde yaşadığımız çağ bilgi ve iletişim çağı olmasına rağmen modern dünyanın, Efendimiz (s.a.v)’i doğru tanımadığını, hatta noksan anladığını düşünüyoruz. Zira kulluğun bir unsuru da doğru işler yapmakla beraber haksızlıkları önlemek, zulme karşı çıkmaktır. Eğer doğru anlaşılsaydı, dünyada bu kadar yanlışlıklar yapılamazdı.

Demek ki hepimizin O’nu gerçekten doğru tanımaya ihtiyacımız var. O’nun bir çok sıfatı olmakla birlikte ‘’Alemlere Rahmet’’ olarak gönderilişini ön planda tutmalıyız.

Sevgili Peygamberimizin, söylediği ve yaptığı işler hayatı boyunca uyum içinde olduğu için, yaşadığı toplumda örnek bir kişi olarak gösterilmiş ve kendisine (Güvenilir Kişi) “Muhammed” denilmiştir.

Örnek almamız gereken ve Hz. Muhammed (s.a.v.)’in öne çıkan bir diğer önemli özelliği olan, farklı düşünce ve mizaçları bir gaye etrafında, dava anlayışı çerçevesinde ve temel esaslara bağlayarak bir arada tutabilmektir. Farklılıkları ve ihtilafları fazlalık değil zenginlik, hatta bir rahmet olarak görmektir.

Farkların ve farklara dayalı ihtilafın rahmet olabilmesinin ön şartı, farklılıkların birbirinin aleyhine bir durum ve konum sahibi olmayıp, birbirini teyit ve takyit ederek, takviye etmesidir. Farklılıkların birbirini teyit ve takviye etmesi durumuna kısaca “salah” dendiği gibi, farklılıkların birbirinin aleyhine etkin olduğu duruma “fesat“ denir.

Bu bağlamda toplumsal çeşitliliğe tahammülsüzlük had sahaya ulaşmış iken ve başka düşünceleri neredeyse tekfir etme noktasına gelmiş iken ihtilaf ahlakından söz etmeden geçemeyeceğim:

İnsan düşünme yetisi ve yetkisi olan varlıktır, bundan dolayı da sorun üretir.

Bu sebeple farklı idrak ve algı kapasitesi, temayüllerin çeşitliliği, etkileşimin çeşitli havzalardan oluşu, hayat serüvenindeki önceliklerin farklılığı, içine doğulan şartların farklılığı, parmak uçlarına kadar farklı yaratılan insan tekinin ruhî/ kalbî/ bedenî farklılığı ve bunun hayata yansıması ve daha birçok etken ihtilafa neden olabilir. Ama gaye bir olunca, temel esaslarda, yani sabitelerde birleşince sorunlar çözüme kavuşur.

Kılık, kıyafet, ibadet ve şekil gibi formel meselelerde Peygamberimize uyduğumuz gibi, dinin temel esaslarına aykırı olmadığı müddetçe de farklılığı bir nevi zenginlik telakki etmemiz gerekmektedir.

Değerli misafirler;

Birlik ve beraberliğe en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu günlerde, özelde camiamızı, genelde ise toplumumuzu itidale çağırıyorum.

Bugün burada bulunan herkese teşkilatım adına ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Aylarca yapılan hazırlıkların heba olmaması sizlerin teveccühü ile olmuştur.

İslam Toplumu Millî Görüş Genel Başkan Danışmanı Ramazan Uçar’ın kısa  selamla konuşmasından sonra yüreklere hitap eden ezgileriyle Konya Tasavvuf Musiki Grubu sahne aldı.

Ardından İslam Toplumu Millî Görüş Sosyal Yardım Derneği Hasene’nin Kumanya Kampanyasının tanıtıldığı bir sinevizyon gösterisi sunuldu.

Günün Hatibi olarak davet edilen İlahiyatçı-Yazar Ahmet Bulut, konuşmasına başlamadan önce, misafirleri ayağa kalkmaya ve hep beraber Peygamber (s.a.v.)’e salavat okumaya çağırdı. Akabinde şöyle devam etti:

Peygamber (s.a.v.)’ı anlamanın en iyi yolu Kur’an-ı Kerim’i okumak ve anlamaya çalışmaktan geçer. Çünkü eğer  Efendimiz(s.a.v.)’ı bir kitaba dönüştürsek karşımıza Kur’an, Kur’an’ı ete kemiğe büründürüp insan şekline soksak, karşımıza Efendimiz (s.a.v.) çıkar.

Sordular Hz. Aişe (r.a.) annemize: “Ya Aişe! Bize Rasulullah’ı anlatır mısın?”

O da dedi ki: “Siz Kur’an okumuyor musunuz? O yaşayan Kur’andı.”

Kardeşlerim!

Peygamber (s.a.v.)’i anlamanın yolu,

  1. Kur’an-ı Kerim’i okumak ve anlamaktan,
  2. Hadis-i şerifleri ve sünnet-i seniyyeyi öğrenmekten,
  3. Siyer-i Nebi ve hayatı ile ilgili yazılmış sahih kaynakları okumaktan geçiyor.

O’nun bize bıraktığı en büyük miras, Kur’an’da 113 yerde Rabbimizin bize hatırlattığı ve Peygamberimize (s.a.v.) peygamberliğinin ikinci günü öğrettiği, Miraç’ta da 5 vakit olarak tescil edilen namaz ibadetidir. Müslümanların %70’i maalesef, O’nun “gözümün nuru”, “Mü’minin miracı” dediği, namaz hususunda tembellik edip kılmıyor.

Namaz kılmamanın altında üç sebep yatıyor:

  1. İmandaki zafiyet. “Eğer Allah katındaki değerinizi bilmek istiyorsanız, sizin Allah’a verdiğiniz değere bakın.”

  2. Namaz bilincindeki eksiklik. Namaza bakışımızdaki şaşılıktan dolayı “sofrayı aradan çıkaralım, ağız tadıyla bir namaz kılalım” dememiz gerekirken “namazı aradan çıkaralım, ağız tadıyla bir yemek yiyelim” diyoruz.

  3. “Canım kurban olsun senin yoluna! Adı güzel, kendi güzel Muhammed (s.a.v.)” dediğimiz Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in gözünün nuru olan, dinin direği, cennetin anahtarı, ruhun gıdası, mü’minin miracı namazı tanımayışımızdır.

Sonradan programa katılan Türkiye Cumhuriyeti Berlin Başkonsolosu Mustafa Çelik kısa bir selamlama konuşması yaptı. Konuşmasında böyle büyük bir organizasyon tertip ettikleri için Millî Görüş Berlin Teşkilatını tebrik etti. Gelenlerin Miraç Kandilini tebrik ederek konuşmasını sonlandırdı.

Hamburg Merkez Cami İmamı Muhsin Süleyman’ın dinleyenleri mest eden naat seslendirmesine binaen Bünyamin Topçuoğlu ile beraber çifte ikindi ezanı okudular. Ardından Sunucu Muhammed Ali Toptaş, Fatih Sultan Mehmed Han’ın Peygamber Efendimiz (s.a.v.) için yazdığı şiiri seslendirdi:

Sen kokmayan gülü neyleyim,
Neyleyim sensiz baharı?
Sen doğmayan günü neyleyim,
Neyleyim sensiz ben dünyayı?

Senin tenine değmeden gelen yağmuru istemem,
meltemi istemem.
Seni parlayacaksa parlasın yıldızlar,
Sana yanmayan yıldızı semalarda istemem.

Bülbüller söyleyecekse seni söylesin,
Senden okumayan bülbül olsa dinlemem.

Özlemim sen olacaksan yansın yüreğim,
Sılası sen olmayan gurbeti istemem, vatanı istemem.

Bir ateş yakacaksa beni kalbimden,
Senin aşkının ateşi yaksın,
Senden gayrı başka bir aşkla kül olursa kalbim,
Bu kalbi istemem, ateşi istemem, koru istemem.

Seni göremediğim vahalar bedevilerin olsun,
Ben senin çölünü isterim, suyu istemem.

Sana çıkacaksa durmaz yürürüm,
Sonu sen çıkmayan yönü istemem, yolu istemem.

Ben gönüllü bir köleyim, kulağımda küpem.
Kalbini fethedecekse geçerim bin sina’yı birden.

Yoksa neyime?
Bu fethi istemem, Mısır’ı istemem, cihanı istemem.

Ben Sultan Fatihim, önündeyim İstanbul’un.
Yakarım bu şehri yüzünde bir tebessüm için.

Yoksa gül yüzünü güldürmeyen sultanlığı istemem, İstanbul’u istemem.

Ben bir garip yunusum, yazdığım sensin, yandığım sen.

Senden gayrı bir aşka ben kalemi istemem, kağıdı istemem.

Ben senin ümmetinim, sensin benim efendim.
Senden gayrı, senden başka efendi istemem, sevgili istemem, istemem…

İsmail Coşar ise Mirac Bahri’ni ve ardından Asr Suresi’ni okudu. İslam Toplumu Millî Görüş Berlin Bölge İrşad Başkanı İdris Kahraman Hocaefendi’nin duâsı ile program sona erdi.