Hutbe: Allah’ı Sevmek ve Saymak

Muhterem Müslümanlar!

Sevgi, yani muhabbet insanoğlunun sahip olduğu en önemli duygularındandır. Sevgisiz kimse neredeyse insanlıktan çıkmış gibidir. Peki, “Allah’ı çok seviyorum.” demek ne anlama gelmektedir?

Allah’ı sevdiğimizi söylemek, elbette ki O’nun bize verdiklerine teslim olmak, yasaklarından kaçındığımızı ortaya koymak anlamına gelmektedir. Bunun için de ilk yol, “Ey resulüm, de ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana tabi olun, işte o zaman Allah da sizi sevsin.”[1] ayetinin emrettiği Peygamber Efendimiz’in yolunu tutup, Allah resulünün yolundan gitmektir. Buna göre, eğer bir insan Allah resulünün yoluna tabi olmuyorsa, Allah’ın sevgisine mazhar olmayacaktır.

Değerli Müslümanlar!

Peygamber Efendimiz Allah sevgisini sadece söz ile değil, amel ile, eylem ile istemek gerektiğini Hz. Dâvûd (a.s.)’dan naklettiği şu dua ile bildirmiştir: “Dâvûd’un duasından birisi şöyleydi: ‘Allah’ım, ben senin sevgini, seni sevenlerin sevgisini ve beni senin sevgine götürecek amelleri yapmayı istiyorum. Allah’ım, bana senin sevgini, canımdan, ailemden ve (çölde susuzluktan kavrulan kişinin) soğuk suya iştiyakımdan daha sevgili kıl.’”[2]

Aziz Kardeşlerim!

Söz amele, eyleme dönüşmedikçe netice hasıl olmaz. Yani eğer Allah’ı, O’nun peygamberini ve onlara tabi olan tüm Müslümanları sevdiğimizi söylüyorsak, bunu amelimizle, eylemlerimizle hayata geçirmek durumundayız. Eylemlerimiz neticesinde hem Allah’ın, hem Allah resulünün sevgisine ve dostluğuna nail olabiliriz. Evet, gerçek dost Allah’tır ve Allah bu dostluğa erişmenin yolunu eyleme dökmek olarak göstermiştir. Bir ayette şöyle buyurulmaktadır: “Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah’tır, O’nun resulüdür, Allah’ın emirlerine boyun eğerek namazı kılan, zekâtı veren müminlerdir. Kim Allah’ı, resulünü ve iman edenleri dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah’ın tarafını tutanlardır.”[3]

Muhterem Cemaat!

Dostluk ancak sevgi ile kazanılabilir, sevgi ile devam ettirilebilir. Allah’ı seviyorum deyip de O’nun elçisi ve vahyini bize bildiren, hikmeti açıklayan resulünün yolunu terk eden kimselerin, Allah’a ve resulüne dost olması mümkün değildir. Allah ve resulünün yolundan giden müminleri de dost edinmeleri mümkün değildir. Çünkü Allah’ın muhabbet ve dostluğuna giden tek bir yol vardır. O yoldan farklı bir yola gidenlerin o muhabbet menziline, o dostluk menziline ulaşmaları mümkün değildir.

Aziz Kardeşlerim!

Daha Kur’an’ın ilk sayfalarına göz attığımızda görürüz ki, Rabbimiz bazı insanları asla sevmeyecektir. Mesela Allah haddi aşanları, yani haksızlıkta bulunanları, Allah emretmediği hâlde emretti diyenleri veya yasaklamadığı hâlde yasak etti diye Allah adına din uyduranları asla sevmez. Allah yeryüzünde fitne ve fesat çıkaranları, zalimleri, günahta ve inkârda direnen kimseleri asla sevmez.

Ama bunun karşılığında muhsinleri, yani Allah’ın dinini kabul edip o dine uyanları, Allah için iyilik yapanları sever. Allah tevbe edenleri ve gereği gibi temizlenenleri, takva sahiplerini ve sabredenleri sever. Çünkü Allah sevgisine ancak bu şekilde ulaşılabilir.

[1] Âl-i İmrân suresi, 3:31

[2] Tirmizî, Daavat, 73; Hadis No 3490

[3] Mâide suresi: 4:55-56

 

Hutbeyi indirmek için tıklayınız.