Hutbe: Berat Kandili

Muhterem Müminler!

İnsanoğlu gerçekten de gafildir. İyilikleri ve kötülükleri hemen unutabildiği gibi, Rabbi’ne kul olduğunu da hemen unutabilmektedir. Bundan dolayı Rabbimiz bizlere bazı zamanlarda özel fırsatlar ihsan ederek, kendisinden af dilememizi istemektedir. Rabbimiz: “Ey insanlar! Allah’ın vaadi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın!”[1] ayetinde insanoğlunun bu gafletine dikkat çekmiştir. İşte içinde bulunduğumuz şaban ayı ve bu ayın 15. gecesi Rabbimiz’in kullarına ihsanda bulunduğu müstesna gecelerden bir tanesidir.

Değerli Cemaat!

Şaban ayı Peygamber Efendimiz’in en çok oruç tuttuğu, yarısına gelindiğinde de secdede en uzun kaldığı aydır. Hz. Âişe validemiz o gece Peygamber Efendimiz’in secdede çok uzun kalmasından dolayı endişe etmiş, Efendimiz de bu gecenin özelliğini şöyle anlatmıştır: “Bu gece şaban ayının yarısı olan gecedir. Allah Teâlâ bu gece kullarının durumuna bakar. Bağışlanma dileyenleri bağışlar, merhamet isteyenlere merhamet eder. Kin ve haset sahibi olanları da o şekilde bırakır.”[2]

Kıymetli Müminler!

Geleneğimizde bu geceye Berat Gecesi denilmektedir. Hadiste açıklandığı gibi, umulur ki Rabbimiz bu gecede yapacağımız tevbeleri, istiğfarları ve duaları kabul eder. Ancak Berat Gecesi’nde beratımızı alabilmek için, sadece o gecede Rabbimiz’e yalvarmak yetmez. Yılın her günü ve her gecesi bizim için bir Berat Gecesi olmalıdır. Bu gecede beratımızı almayı umabilmek için o beratı hak etmemiz gerekmektedir.

Unutulmamalıdır ki, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ilahî bir denetim altında olduğu hâlde, insanların en imanlısı, Allah’tan en fazla korkanı olduğu hâlde, Rabbimiz’e kulluğunda hiçbir ihmalkârlık yapmamıştır.

Dolayısıyla bizler, sadece bu gece geldi diye, bu gecede beratımızı isteyecek bir yüze sahip olmadan, bu gecenin faziletinden asla nasiplenemeyiz. Kısacası, Rabbimiz’in huzurunda istiğfarımızı, rahmeti ve bereketi isteyecek durumda olmalıyız.

Rabbimiz’in yap dediklerini yapmıyor, bundan kaçınıyorsak; buna karşın Rabbimiz’in yapma dediklerini yapıyor, bundan kaçınmıyorsak; helal haram nedir bilmiyorsak, kul hakkı, komşu hakkı, ana-baba, evlat hakkı nedir bilmiyorsak, beratımızı isteme hakkımız nasıl doğacaktır?

Aziz Cemaat!

Peygamberimiz’in dizinin dibinde yetişen genç sahâbî Üsâme bin Zeyd (r.a.) Peygamberimiz’den şu hadisi nakletmiştir: “Peygamber (s.a.v.)’e, ‘Yâ Resûlallah! Ben senin hiçbir ayda şaban ayında tuttuğun kadar oruç tuttuğunu görmedim?’ dedim. Allah resulü: ‘Bu ay recep ile ramazan arasında insanların kendisinden gafil oldukları bir aydır. Bu ayda ameller âlemlerin Rabbi’ne yükseltilir. Ben amelimin oruçlu iken Rabbim’e arz edilmesini isterim.’ buyurdu.”[3]

Bu vesile ile Rabbimiz’den, bizleri yılın her gününde, her gecesinde beratını alabilenlerden eylemesini niyaz ediyoruz.

Şaban ayınız ve Berat Geceniz mübarek olsun!


Duyurular:

  1. 06 Mayıs (yarın) saat 11:00’de Fatih Camiinde gerçekleştirecek olduğumuz Kur’anı Kerim Tilavet yarışması programımıza kadın-erkek tüm cemaatimizi davet ediyoruz. Cemiyetlerimizde eğitim gören Erkek öğrencilerimizin iki grupta yarışacağı bu müstesna günde yavrularımızı yalnız ve garip bırakmayalım.

 

  1. Bu sene kutsal topraklara gitmeyi, Beytullaha yüz sürmeyi, Allah’ın ve Resulullah’ın misafiri olmayı düşünen kardeşlerimiz için son zamanlara girmiş bulunuyoruz. Hacı olmak isteyenler ve daha malumat edinmek isteyenlerin Hilal Reisen bürosuna müracaat etmelerini tavsiye ederiz. (Hilal Reisen Karl-Marx Str 15 | Neukölln)

 

  1. Hasene yardım kuruluşumuzun “Sofranı ve gönlünü aç” sloganını realiteye dönüştürmek şuuruyla başlatmış olduğu Kumanya kampanyamızda son iki gündeyiz. Mübarek Ramazan-ı Şerifte milyonlarca mağdur ve muhtaçların duasını almak isteyenler kumanya zarflarımızı alarak kendileri, eş-dost ve tanıdıklarının da katkılarına vesile olmalarını hassaten önemle duyururuz.

 

  1. Sultan Abdülhamid Camimizin 13-14 Mayıs tarihlerinde Bahar şenliği ve hayır çarşısı olacaktır tüm cemaatimizi davet ederiz. (Amsterdamer Str 17a | Wedding)

[1] Fâtır suresi, 35:5

[2] Şuabu’l İman, 5/361, H. No: 3554

[3] Neseî, Savm 268. H. No: 2357