Hutbe: Arakan’daki Zulüm

“Müslümanlıkları biçarelerin öyle büyükbbir cinayet ki: Cezalar ona nisbetle küçük!”

Mazlumların dostu güzel insanlar, 
Muhterem Müslümanlar!

İnsan hak ve özgürlüklerinin sıklıkla konuşulduğu günümüz dünyasında, geçmiş çağlardaki zulümleri bile aratacak düzeyde insan hakları ihlalleri yaşanmaktadır. Din, dil, mezhep ve etnik köken farklılıkları sebebiyle bir kısım insanlar soykırım derecesine ulaşan kötü muamelelere maruz kalmakta, insan onur ve şerefine yakışmayan zulümlere muhatap olmaktadırlar. Bu durumun son örneklerinden biri dün Srebrenica’da, diğeri Myanmar’da Arakan’da yaşanmaktadır. Evleri yakılan, tecavüze uğrayan, acımasızca öldürülen ve yurtlarından zorla sürgün edilen Arakanlı Müslümanların görüntüleri insaf, vicdan ve merhamet sahibi yürekleri yakmaktadır. Binbir zorluklarla komşu ülkelere sığınmak zorunda kalan Arakanlıların yaşadıkları içler acısı sıkıntılar tüm şiddetiyle bugün de devam etmektedir. Güneydoğu Asya’daki Arakanlı kardeşlerimiz, bilinçli olarak ve sistematik bir şekilde soykırımla karşı karşıya bırakılmaktadırlar. Bu vahşet karşısında dünya ne yazık ki sessiz ve seyirci kalmaya devam etmektedir. Başta BM olmak üzere, dünyanın etkin devletleri, uluslararası ilgili kuruluşlar, insan hakları örgütleri ve İslam dünyası, üzerlerine ölü toprağı serpilmiş gibi ilgisiz, hissiz, duyarsız bir şekilde olup biten vahşeti izlemekten başka bir şey yapmamaktadır.

Değerli Müminler!

Arakan, hicri birinci asırda Müslüman tacirler aracılığıyla İslam ile müşerref olmuş bir beldedir. Peygamberimizin ashabından Vakkas bin Mâlik (r.a.) ve bir grup arkadaşı, ticaret maksadıyla geldikleri Arakan’a İslam’ı getiren ilk Müslümanlar olmuşlardı. 13. yüzyıla gelindiğinde Arakan halkı tamamen Müslüman oldu. 1430 yılında Arakan Devleti kuruldu ve 1784 yılına kadar bölgeye hükmetti. Devletin yıkılmasından sonra Müslüman Arakanlılar fanatik Budistler tarafından sürekli olarak din değiştirmeye zorlandılar. Fakat Arakanlı Müslümanlar, karşılaşmış oldukları baskı ve zulümlere karşı büyük bir direniş göstererek dinlerini asla terk etmediler. Bunun üzerine Burmalı Budistler Arakanlı Müslümanlara yönelik büyük bir katliama giriştiler. 1942 yılında bütün Arakan’a yayılan bu katliamda en az 150 bin Arakanlı Müslüman’ın öldüğü tahmin ediliyor. Bu tarihî katliam esnasında yüz binlerce Arakanlı vatanını terk ederek, komşu ülkeler başta olmak üzere imkân bulanlar dünyanın değişik ülkelerine sığınmak durumunda kaldılar.

Aziz Cemaat!

Günümüzde Myanmar’da aralıksız tekrarlanan zulüm artık topyekûn tehcir ve soykırım hâlini almıştır. Son bir yılda 600 bin insan, komşu ülke Bangladeş’e çok zor şartlarda sığınmak durumunda kalmıştır. Aralarında çok sayıda kadın, çocuk ve yaşlılar olan on binlercesi öldürülmüş veya nehirden geçemeyerek hayatını kaybetmiştir. Dünya Müslümanları, ümmetin şerefli bir unsuru olan Arakanlı Müslümanların durumundan dolayı muzdariptir. Bu ızdırabın tüm insanlık tarafından duyulması gerekmektedir. Mazlumların feryadının yükseldiği bir dünyada hiç kimsenin olan bitene gözünü kapama lüksü yoktur. Yüce Peygamberimiz “İnsanlar bir zalimi görürler de onun zulmüne engel olmazlarsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”[1] diye buyurmaktadır. Bu hadîs-i şerif ile vurgulanan husus, değişmez bir toplumsal kanundur. Zulümlere sessiz kalan bir dünya, kaos ve kargaşadan kendisini muhafaza edemez. Mehmet Akif Ersoy ne güzel söylemiştir:

“Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim

Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!

Adam aldırma da geç git, diyemem aldırırım.

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.”

Kıymetli Müminler!

Yüce Allah, Kur’an’da Müslümanların vasıflarını ifade ederken; “Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazı kılarlar. Onların işleri, aralarında danışma iledir. Kendilerine verdiğimiz rızıktan da harcarlar. Bir haksızlığa uğradıkları zaman, yardımlaşırlar.”[2] diye belirtmektedir.

Kıymetli Müslümanlar!

Anlatmaya çalıştığımız gerekçelerden hareketle İslam Toplumu Millî Görüş ve Hasene Derneği organizasyonuyla 2-3 mayıs tarihlerinde Almanya’nın Köln şehrinde uluslararası düzeyde Arakan konferansı tertip edilmiştir. Dünya çapında siyasetçi, sanatçı, akademisyen, gazeteci ve duyarlı aktivistlerin katılacağı konferans iki gün sürecektir. Bu konferans vesilesiyle Arakanlı Müslümanların yalnız olmadığını ilan etmek, Arakan’da yaşanan insanlık dramını dünya kamuoyuna taşımak ve sorunun çözümüne yönelik önerileri dünya kamuoyu ile paylaşmak amaçlanmaktadır. Maddi olarak her daim Arakanlı Müslümanlara yardım elini uzatan İslam Toplumu Millî Görüş ve Hasene Derneği bu  vesileyle “Müslümanların derdiyle dertlenmeyen bizden değildir.” nebevi düsturunca bir kez daha Arakanlı kardeşlerimizin meselesini kendine gündem ederek bu konferansı düzenlemiş olmaktadır. Rabbim tesirini halk eylesin inşaallah.

Muhterem Cemaat!

Önümüzdeki pazartesiyi salıya bağlayan gece Berat Gecesi’dir. Peygamber Efendimiz (s.a.v.); “Şaban ayının 15. gecesi nida edilir: Benden af i steyen var mı, onu affedeyim? Benden bir şey isteyen var mı, ona dilediğini vereyim? O gece zina edenler ve müşrikler müstesna, hiçbir kişinin talebi geri çevirilmez.”[3]buyurmuştur. Şimdiden Berat Kandilimizi tebrik ediyor ve geceyi günahlarımızın affına vesile olacak ibadetlerle geçirmeyi nasip etmesini Rabbimden niyaz ediyorum. Bu gecenin bereketinden istifade ederken, başta Arakanlı kardeşlerimize ve tüm dünya mazlumlarına dua etmeyi unutmayalım. Allah (c.c.), mazlumların yâr ve yardımcısı olsun.

[1] Tirmizî, Tefsir, 5, H. No: 3057.
[2] Şûra suresi, 42: 38-39.
[3] Beyhakî, Fezâilu’l-Evkât, H. No:34


Duyurular:

  1. İslam Toplumu Millî Görüş Berlin Bölgesi Gençlik Teşkilatı’nın düzenlemiş olduğu, güncel dinî mes’elelerin masaya yatıralacağı, Ehl-i Sünnet vel-Cemaat Buluşmaları Semineri, 6 Mayıs Pazar Günü Berlin Bölge Salonunda saat 18:00’de düzenlenecektir. Kadın-erkek ve bütün gençler davetlidir.
  2. 28 ve 29 Nisan (Bu Cumartesi ve Pazar günleri) Hacı Bayram cemiyetimizin düzenlemiş olduğu kermese kadın erkek bütün cemaatimizi bekliyoruz.

Hutbeyi indirmek için tıklayınız.