Hutbe: Ahde Vefa

Muhterem Müslümanlar!

Ahitlere, sözleşmelere, verilen vaatlere uymak bir Müslüman’ın önemli bir görevi ve asil bir sıfatıdır. Biz buna kısaca ahde vefa diyoruz. Ahitlerine vefa gösterenlere cennette ikram müjdelenmiştir. Rabbimiz ahitlerini yerine getirenleri şöyle müjdelemektedir: “Emanetlerine ve ahitlerine riayet edenler; şahitliklerini (dosdoğru) yapanlar; namazlarını koruyanlar; işte bunlar cennetlerde ikram edilip ağırlanırlardır.”[1]

Kıymetli Kardeşlerim!

Bir insanın vefa göstereceği, sözünü tutacağı ilk makam, Rabbi’nin makamıdır. Yani ilk dikkat edeceğimiz husus Rabbimiz’e karşı, yaratıcımız olan Allah’a karşı ahdimizi yerine getirmektir. İşte o ahdimiz Rab olarak, yani bu dünyada her şeyi düzenleyici, yerli yerine oturtucu, hayatın kurallarını düzenleyici olarak Rabbimiz’i bileceğimize dair verdiğimiz sözdür.

Rabbimiz bu sözümüzü, Peygamber Efendimiz (s.a.v.) aracılığı ile tekrar bize hatırlatmıştır. Âyet-i kerîmede şöyle buyurulur: “Hani Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının bellerindeki zürriyetlerini almış, onları kendilerine karşı şahit tutarak, ‘Ben sizin Rabbiniz değil miyim?’ demişti. Onlar da, ‘Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin).’ demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, ‘Biz bundan habersizdik.’ dememeniz içindir.”[2]

Muhterem Müminler!

Ahde vefa, verdiği sözde durmak, yaptığı anlaşmaya sadık kalmaktır. İnsanın kişiliğini oluşturan en önemli değerlerden birisi vefalı oluşudur. Peygamber Efendimiz o cahiliye toplumunda bile bu karakteri, bu sıfatı ile meşhur olmuş, Muhammedu’l-Emîn diye anılmıştır.

Bir de kendimize bakalım. Eğer hem Rabbimiz’e hem de O’nun kullarına karşı vefasızlık edersek hâlimiz nice olur bir düşünelim. Allah indinde sözünde durmayan bir kul olarak anılıp cennet yerine cehenneme gideriz. İnsanlar arasında ise sözüne güvenilmez bir kimse olur itibarımızı kaybederiz.

Değerli Kardeşlerim!

Ahde vefa göstermemek insanın karakterini, ahlakını öylesine bozar ki, şeytana ait sıfatlar üstümüze yapışır ve hüsrana uğramaktan kurtulamayız.

Peygamber Efendimiz’in münafıklık alametlerini sayarken ifade ettiği şu dört şeyin hepsinin de ahde vefasızlıkla irtibatlı olduğunu görmekteyiz. Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurur: “Dört şey kimde bulunursa, o kişi halis münafık olur. Kimde bunlardan biri bulunursa, onu bırakana kadar kendisinde münafıklıktan bir haslet kalmış olur: Kendisine bir şey emanet edildiği zaman hıyanet eder, bir şey söylediği zaman yalan söyler, ahitleşince sözünde durmaz, bir kimse ile hasımlaşınca haktan ayrılır.”[3]

Aziz Cemaat!

Rabbimiz’e verdiğimiz ahdimizi yenileyelim. Bundan kaztımız, ahdimizi yerine getirme irademizi yenilemektir. Sonra da, O’na verdiğimiz ahdimizin bir ifadesi olarak Allah resulünün hayat ilkelerine sarılalım. Kullarına karşı verdiğimiz ahitlerimizi ne kadar yerine getirebildik diye bir de onu yeniden gözden geçirelim.

Allah hepimize mağfiret eylesin!

[1] Meâric suresi,70:32-35
[2] A’râf suresi, 7:172
[3] Müslim, İman, 58; H. No: 116


Duyuru:
Bu hafta toplu pazar sabah namazı Mariendorf Cami’de kılınacaktır. Kadın-erkek tüm cemaatimizi davet ediyoruz.
Mariendorfer Damm 46, 12109 Berlin


Hutbeyi indirmek için tıklayınız.