IGMG Berlin Bölge Başkanlığının Ramazan Bayramı Mesajı

Aziz ve muhterem Kardeşlerim;

Rabbimize sonsuz hamd olsun ki, bir Ramazan bayramına daha erişmek nasip oldu.

Bayramlar, yardımlaşma ve dayanışma duygularının en üst seviyelere çıktığı, dargınlıkların ve kırgınlıkların son bulduğu, İslam toplumunu  var eden birlik ve beraberlik şuurunun güçlendiği önemli günlerdir.

İslam Toplumu Milli Görüş Berlin Bölge Teşkilatı olarak Ramazan ayı boyunca oruç, teravih, mukabeleler ve sair ibadetlerin yanısıra  camilerimizde, sokaklarımızda, şehrimizde yardıma muhtaç olanların elinden tutarak; ekmeğimizi, suyumuzu komşularımızla, ihtiyaç sahipleriyle paylaşarak büyük bir dayanışma, yardımlaşma örneği sergiledik. Bu bağlamda iftar programlarıyla toplumsal güven ve barışa katkı sağlayan cami yönetimlerine, ve bu iftar sofralarının kurulmasında bağışta bulunanlara teşekkürü borç biliriz.

Geçen Ramazandan bugüne kadar meydana gelen olayları gözden geçirdik. Karşımıza çıkan bilançoda; Akdeniz’de binlerce mültecinin boğularak ölmesi, iltica hukukunun katılaştırılması ya da mülteci yurtlarına ve ibadethanelere yönelik şiddet eylemleri vardı.

Neden toplumumuzda İslamofobya, ırkçılık ve belli gruplara yönelik nefret durmadan artıyor? Bize gelmeye çalışan insanların dünyanın en tehlikeli rotalarında hayatlarını kaybetmesini neden kimse umursamıyor?

Bu sorularla ilgilenen araştırmalar, artan nefretin arkasında farklı ekonomik ve sosyal nedenlerin, bir de önyargılar ve korkudan doğan güvensizliğin olduğunu gösteriyor.

Hepimiz insanlara karşı güvenin giderek azaldığı bir zamanda yaşıyoruz. İlişkilerde güven yerine güvensizlik belirleyici ve yön verici oluyor. Verilen sözün her şeyden önemli tutulduğu zamanları geride bıraktık. Bugün artık yazılı olan sözlere bile güvenmiyoruz.

Korku ve güvensizlik birbirini besleyen ve büyüten, kısır döngüye sebep olan iki unsurdur. Bu kısır döngüyü kırmak için etkili iletişimi artırmalıyız. Karşılıklı güven esasına dayalı ortamları çoğaltmanın yollarını bulmamız gerekiyor.

Bu hususta sorumluluğun yalnızca çoğunluk toplumu üzerinde olduğunu asla söylemiyoruz, biz Müslümanların da sorumlulukları var. Zira biz Müslümanlar da yıllar boyu güvensizlik duygusunun bizi yönetmesine müsaade ettik. Kendi komşularımıza sırf Alman veya Hristiyan oldukları için mesafeli yaklaştık. Burada Hz. Ali’ye ait şu söz çok değerlidir: “Kişi bilmediğinin düşmanıdır.”

Teşkilatımız bu eksikliği gidermek için başlattığı “Açık Cami Günleri” ve “Buyurun Ben Müslümanım” gibi kısa vadeli etkinlikler fırsat bilinip, uzun vadeli diyaloglara dönüştürülmeli.

Tam burada önemli bir eksikliği daha dile getirmenin yeri olduğunu düşünüyoruz: Tanımak ve tanışmak için eğitimin önemi inkar edilemez. Hem anadili hem de Almancayı ileri düzeyde kullanmayı öğrenmeli ve çoğulcu toplumun algı ve mantalitesinine uygun hikmeti esas alan bir dil kullanılmalı. Bu bağlamda özellikle gençleri yüksek öğrenime teşvik etmeli ve İslam Toplumu Milli Görüş Gençlik Teşkilatının çalışmalarıyla tanıştırmalıyız.

Kendimizi muhatap ve dost olarak takdim etmemiz yetmez, kültürler arasında bir elçi rolünü de üstlenmemiz gerekir. Zira insanların farklı farklı oluşu Allah’ın takdiridir. Ama Allah aynı zamanda insanların birbirleriyle tanış olmalarını da istemiştir. Kur’an’da şöyle buyurulur: “Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık…” (Hucurât suresi 13)

Bu sebeple farklılıkları, ihtilafları ayrışma nedeni değil, bir zenginlik ve rahmet olarak görmemiz gerekmektedir.

Büyük mutasavvıf Yunus Emre’nin şu dizeleri bunun önemini bir kere daha gözler önüne seriyor:

Gelin tanış olalım,

İşi kolay kılalım,

Sevelim sevilelim,

Dünya kimseye kalmaz

Bu duygu ve düşüncelerle güzel günlerde tüm dünyada gözyaşların dinmesine, barış ve kardeşliğin hâkim olmasını temenni ediyor, her gününü bayram tadında yaşamaları dileğiyle camiamızın ve  İslam Aleminin Ramazan Bayramını kutluyor, saygılar sunuyorum.

Said JURNAL

IGMG Berlin Bölge Başkanı